31 Mayıs 2018 Perşembe

düşünmenin hesabı

Ural, A. (2012). Düşünmenin Hesabı. Cumhuriyet Bilim ve Teknoloji Dergisi. Sayı:1335. Sayfa:18. 

Düşünmenin Hesabı 

Kamuoyuyla paylaşılan yeni bir yükseköğretim yasasana doğru adlı metinden anlaşılacağı üzere YÖK, üniversitelerde yeniden yapılanmaya olan gereksinim vurgusunu öne çıkararak bu gereksinmeyi de üniversite sayısındaki artış ile kontenjan artışlarına dayandırmaktadır. Bu gerekçeyle üniversitenin fiziksel ortam ve koşulları ile öğretim üyesi sayılarının artırılması gündeme gelebilecekken örtülü olarak üniversite evrensel amaçlarından uzaklaştıracak işlevsel ve yapısal bir dönüşüm tartışmasının içine çekilmek istenmektedir.

TÜBİTAK ve TÜBA örnekleri bütün çıplaklığıyla gözler önündeyken üniversiteyi özgürleştirme ve özerkleştirme iddiasıyla bilimi iktidarın emrine geçirecek bu öneriyi bir acıklıgüldürü olarak nitelendirebiliriz. Bu yazıda ilgili metninde önerilen bütün konulara yanıt verilmeden - yanıtlanmayacak ifadeler mevcut-üniversiteye ilişkin yaşamsal niteliklerin hatırlatılmasıyla yetinilecektir.

En genel anlamıyla üniversite bilimin anlama, açıklama, yordama ve kontrol işlevlerinin gerçekleştirildiği yer, bilim yapılan -üretilen- ortamdır. Bu yargıdaki etken yapı -yapmaedilgenleştirilemez. Edilgenleştirilmesi halinde, …bilim yaptırılan yerdir şeklini alır ki - istenilen de tam olarak budur- bu ifade hiçbir zaman bir üniversite tanımlaması için kullanılamaz. Tartışmaya açılan metin, baştan sona üniversiteyi edilgenleştiren ifade ve betimlemelerle doludur. 

Üniversite; bilimin üniversiteyi ve dolayısıyla üniversite yönetimini kamusal alanın dışına çıkarma arayışının bir sonucu olarak üniversite, işletme yönetimi alanyazınında yer alan kavram ve terimlerle yeniden yapılandırılmak istenmektedir. Kârlılık, verimlilik, başarım -performans-, profesyonelleşme, esnek çalışma, hesap verilebilirlik gibi ifadelerin, yeniden yapılandırılmak istenen üniversite için önerilmesi, neoliberal politikaların yeni kamu yönetimi -yeni kamu işletmeciliği- adıyla kamu yönetimi alanına sokulmasının bir sonucudur. Bu kavram ve terimlerle ifade edilen üniversite -artık üniversite denilemez- şirketleştirilerek ticarileştirilmiştir. 

Üniversitenin piyasayla ilişkilendirilmesi ve bunun sonucu olarak özelleştirilmesi bilimin temel işlevlerine -anlama, açıklama, yordama ve kontrol- aykırı bir durum yaratacaktır -toplumsal sahipliğinden yoksun bir örgütün bilimsel bilgi üretmesi ve onu paylaşması, beklenen bir ticari faaliyet olmayacaktır-. Üniversite -bilim- bir güçtür ve bu gücü ele geçirmek isteyenler her zaman var olmuştur ve var olacaktır. Mücadele, üniversiteye sahip olmak isteyenler karşısında üniversite bizimdir yaklaşımı yerine üniversite hepimizindir anlayışıyla karşı koymayı gerektirmektedir. Buradaki hepimiz ifadesi bütün insanlığı kapsayan bir ifadedir ve bu ifade üniversiteyi tanımlarken kullanılan ortak sahiplik kavramıyla da örtüşen bir anlam içermektedir. 

Evrensel ve bütün insanlığın üniversitesini; bireysel, şirketsel -ticari-, sınıfsal, yerel, bölgesel, ideolojik, dinsel, cinsel ve benzeri şekilde tanımlanan alanların içine hapsetmek mümkün değildir. Toplumsal sahipliğin dışına çıkarılan yapılar, ilgili metinde de önerildiği gibi bir konsey -öyle bir konsey ki herkesin içerisinde ben neden yer almıyorum veya ben de girmek isterim diyebileceği bir yapı- aracılığıyla yönetilecek ve demokratik olduğu iddia edilecektir. Bunun karşısındaki en büyük gücümüz, bilimin oylanmayacağını biliyor olmamızdır. Ayrıca etik anlayışımız gereği, düşünmenin hesap verilebilirliğini, bilimcinin rekabet etmesini -niçin, kimle, nasıl …- ve bilimci başarımının ne anlama geldiğini ve nasıl ölçülebileceğini bilmiyor ve anlayamıyor olduğumuzu da belirtmeliyiz. 

Üniversite doğası gereği evrenseldir ve ilgili metinde yer verildiği şekliyle üniversiteyi uluslarasılaştırma söylemi oldukça anlamsızdır. Üniversite -bilim- için bir eylem yapılması düşünülüyorsa -ki gereklidir- ivedi olarak üniversitenin önündeki özgürlük ve özerklik engellerinin kaldırılması gerekir. Yıllar önce bireysel bir betimleme yapmak amacıyla yazmış olduğum izmim başlıklı metni, başlığını değiştirerek üniversiteye yönelik yapılan bütün saldırılar karşısında bir direniş bildirgesi olarak paylaşmak istiyorum. 

bilimcinin direniş dildirgesi 

…bana -benimle ilgili olana- sahip olamayacağınız bir özgürlük, 
…beni -benimle ilgili olanı- satın alamayacağınız bir mülkiyet hakkı, 
…beni -benimle ilgili olanı- sermaye olarak hesaplayamayacağınız bir girişim hakkı savunucusuyum. 
…bütün bunlar nasıl mı olacak? bunun için de şüphesiz kafa yorulacak. ancak, her zamanki gibi ben olamayacağım kafayı yoracak. 
…gerekirse tarafınızdan, kafa aranacak! 
…dilerim bu da yanlış anlaşılıp, satın alınacak kafa aranmayacak… 
…ortak onurumuz o kafayı, satın alabilecek gücünüz -paranız- olmayacak… 
…hiçbir zaman.

Okul Sistemleri ve Okulların Kademelendirilmesi Üzerine Düşünceler

* Ural, Ayhan (2023). Okul Sistemleri ve Okulların Kademelendirilmesi Üzerine Düşünceler. Eleştirel Pedagoji Dergisi. Sayı: 74 . http://www....