Ural, A. (2012). Düşünmenin Hesabı. Cumhuriyet Bilim ve Teknoloji Dergisi. Sayı:1335. Sayfa:18.
Düşünmenin Hesabı
Kamuoyuyla paylaşılan yeni bir yükseköğretim yasasana doğru adlı metinden anlaşılacağı
üzere YÖK, üniversitelerde yeniden yapılanmaya olan gereksinim vurgusunu öne çıkararak
bu gereksinmeyi de üniversite sayısındaki artış ile kontenjan artışlarına dayandırmaktadır. Bu
gerekçeyle üniversitenin fiziksel ortam ve koşulları ile öğretim üyesi sayılarının artırılması
gündeme gelebilecekken örtülü olarak üniversite evrensel amaçlarından uzaklaştıracak
işlevsel ve yapısal bir dönüşüm tartışmasının içine çekilmek istenmektedir.
TÜBİTAK ve
TÜBA örnekleri bütün çıplaklığıyla gözler önündeyken üniversiteyi özgürleştirme ve
özerkleştirme iddiasıyla bilimi iktidarın emrine geçirecek bu öneriyi bir acıklıgüldürü olarak
nitelendirebiliriz. Bu yazıda ilgili metninde önerilen bütün konulara yanıt verilmeden -
yanıtlanmayacak ifadeler mevcut-üniversiteye ilişkin yaşamsal niteliklerin hatırlatılmasıyla
yetinilecektir.
En genel anlamıyla üniversite bilimin anlama, açıklama, yordama ve kontrol işlevlerinin
gerçekleştirildiği yer, bilim yapılan -üretilen- ortamdır. Bu yargıdaki etken yapı -yapmaedilgenleştirilemez.
Edilgenleştirilmesi halinde, …bilim yaptırılan yerdir şeklini alır ki -
istenilen de tam olarak budur- bu ifade hiçbir zaman bir üniversite tanımlaması için
kullanılamaz. Tartışmaya açılan metin, baştan sona üniversiteyi edilgenleştiren ifade ve
betimlemelerle doludur.
Üniversite; bilimin
üniversiteyi ve dolayısıyla üniversite yönetimini kamusal alanın dışına çıkarma arayışının bir
sonucu olarak üniversite, işletme yönetimi alanyazınında yer alan kavram ve terimlerle
yeniden yapılandırılmak istenmektedir. Kârlılık, verimlilik, başarım -performans-,
profesyonelleşme, esnek çalışma, hesap verilebilirlik gibi ifadelerin, yeniden yapılandırılmak
istenen üniversite için önerilmesi, neoliberal politikaların yeni kamu yönetimi -yeni kamu
işletmeciliği- adıyla kamu yönetimi alanına sokulmasının bir sonucudur. Bu kavram ve
terimlerle ifade edilen üniversite -artık üniversite denilemez- şirketleştirilerek
ticarileştirilmiştir.
Üniversitenin piyasayla ilişkilendirilmesi ve bunun sonucu olarak
özelleştirilmesi bilimin temel işlevlerine -anlama, açıklama, yordama ve kontrol- aykırı bir
durum yaratacaktır -toplumsal sahipliğinden yoksun bir örgütün bilimsel bilgi üretmesi ve onu
paylaşması, beklenen bir ticari faaliyet olmayacaktır-.
Üniversite -bilim- bir güçtür ve bu gücü ele geçirmek isteyenler her zaman var olmuştur ve
var olacaktır. Mücadele, üniversiteye sahip olmak isteyenler karşısında üniversite bizimdir
yaklaşımı yerine üniversite hepimizindir anlayışıyla karşı koymayı gerektirmektedir.
Buradaki hepimiz ifadesi bütün insanlığı kapsayan bir ifadedir ve bu ifade üniversiteyi
tanımlarken kullanılan ortak sahiplik kavramıyla da örtüşen bir anlam içermektedir.
Evrensel
ve bütün insanlığın üniversitesini; bireysel, şirketsel -ticari-, sınıfsal, yerel, bölgesel,
ideolojik, dinsel, cinsel ve benzeri şekilde tanımlanan alanların içine hapsetmek mümkün
değildir. Toplumsal sahipliğin dışına çıkarılan yapılar, ilgili metinde de önerildiği gibi bir
konsey -öyle bir konsey ki herkesin içerisinde ben neden yer almıyorum veya ben de girmek
isterim diyebileceği bir yapı- aracılığıyla yönetilecek ve demokratik olduğu iddia edilecektir.
Bunun karşısındaki en büyük gücümüz, bilimin oylanmayacağını biliyor olmamızdır. Ayrıca
etik anlayışımız gereği, düşünmenin hesap verilebilirliğini, bilimcinin rekabet etmesini -niçin,
kimle, nasıl …- ve bilimci başarımının ne anlama geldiğini ve nasıl ölçülebileceğini bilmiyor
ve anlayamıyor olduğumuzu da belirtmeliyiz.
Üniversite doğası gereği evrenseldir ve ilgili metinde yer verildiği şekliyle üniversiteyi
uluslarasılaştırma söylemi oldukça anlamsızdır. Üniversite -bilim- için bir eylem yapılması
düşünülüyorsa -ki gereklidir- ivedi olarak üniversitenin önündeki özgürlük ve özerklik
engellerinin kaldırılması gerekir.
Yıllar önce bireysel bir betimleme yapmak amacıyla yazmış olduğum izmim başlıklı metni,
başlığını değiştirerek üniversiteye yönelik yapılan bütün saldırılar karşısında bir direniş
bildirgesi olarak paylaşmak istiyorum.
bilimcinin direniş dildirgesi
…bana -benimle ilgili olana- sahip olamayacağınız bir özgürlük,
…beni -benimle ilgili olanı- satın alamayacağınız bir mülkiyet hakkı,
…beni -benimle ilgili olanı- sermaye olarak hesaplayamayacağınız bir girişim hakkı
savunucusuyum.
…bütün bunlar nasıl mı olacak?
bunun için de şüphesiz kafa yorulacak.
ancak, her zamanki gibi ben olamayacağım kafayı yoracak.
…gerekirse tarafınızdan,
kafa aranacak!
…dilerim bu da yanlış anlaşılıp,
satın alınacak kafa aranmayacak…
…ortak onurumuz o kafayı,
satın alabilecek
gücünüz -paranız- olmayacak…
…hiçbir zaman.