24 Ağustos 2021 Salı

Bütün Danslar Devrimcidir

 *Ural, Ayhan. (2021). Bütün Danslar Devrimcidir. Mektepligazete Bülten Tebeşir. 16(5). https://mektepligazete.com/public/file/bulten/mektepli-bulten_sayi16.pdf

Bütün Danslar Devrimcidir

Toplumsal değişim ve değişime direnç üzerine yapılmış çok beğendiğim Özgürlük Dansı adlı bir film var. Seyredenler vardır -çoktur-, seyretmemiş olanlar da vardır. Filmi anlatmayacağım, bu iki duruma bağlı olarak değil tabi. Herkes izleyebilir, düşünebilir, sorgulayabilir, yorumlayabilir, üzülebilir, umutlanabilir. Ben de öyle yaptım.  Direnişin, aydınlanmanın, dayanışmanın, dönüşümün, yeniden doğuşun duygu ve bilgisine yol alıyorsunuz seyrettiğinizde. Ben de cumhuriyet aydınlanmasının eşsiz örgütlerinden halkevlerinin, halkodalarının serüvenine yol aldım seyrettiğimde. Biraz ayrıntı verebilirim şimdi.

Hepimiz biliyoruz ki; bilinçlenme, varolma, ortaklaşma, özgürleşme gibi birkaç kavram, aydınlanmayı tarif eden filozof ve düşünürlerin uzlaştıkları kavramların başında yer alır. Türk Devriminin önemli örgütleri arasında yer alan halkevleri ve halkodaları bu kavramlarla doğrudan ilgili yapılar olduğunu düşünüyorum. Halkevlerinin kuruluş yasası ve faaliyetleri incelendiğinde bunu açık olarak görebiliyoruz. Örneğin halkevinin faaliyet alanlarını -kol- dikkate aldığımızda bu saptamam somutlaşacaktır. Şöyle genel olarak bakalım, hangi kollar var halkevinin içerisinde.

  • Dil, Edebiyat ve Tarih,
  • Gü­zel Sanatlar,
  • Temsil  -Tiyatro ve Seyirlik Oyunlar-,
  • Spor,
  • Sosyal Yardım,
  • Halkdershaneleri ve Kurslar,
  • Kütüphane ve Yayın,
  • Köycülük,
  • Müze ve Sergiler,

 

Bu kolları ve yapılan eylemleri tek tek veya birlikte, koşul bağımlı bir yaklaşımla değerlendirdiğimizde önemli bir halkeğitimi faaliyeti olduklarını anlayabiliriz.  Eğitimli bir demokratik toplum için -eğitimli demokrasi- buna ne kadar gereksinim duyulduğunu ve önem verildiğini, akademik çalışmalarda görebiliyoruz.

Aydınlanma mücadelesi her koşulda bir dirençle karşılaşıyor. Cumhuriyet aydınlanmasının önemli yapılarından olan halkevleri ve halkodaları, düşünmenin, anlamanın, sorgulamanın, eleştirmenin, tartışmanın, eylemenin, dayanışmanın, üretmenin, bölüşmenin, varolmanın ortam ve alanları olarak tanımlanabilir. Mevcut ekonomik ve kültürel güç ilişkilerinden beslenenleri rahatsız eden, hatta tehdit eden bir yapılanma. Dolayısıyla bu tür yapılara karşı doğal bir karşıtlık gelişebiliyor. Nasıl olmasın, halkevlerinde, halkodalarında bütün yurttaşlar için okuma yazmayı öğrenme olanağı var ki; Okuryazarlık: Sözcükleri ve Dünyayı Okuma kitabının savladığı gibi en tehlikelisi de bu, egemen güçler için. Sözcükleri ve dünyayı okuyabilenleri; eşitliği, özgürlüğü, adaleti, barışı, kardeşliği bilen ve isteyebilenleri; kültürü, sanatı, edebiyatı, sporu, doğayı bilenleri, insanca bir yaşam sürme hakkı için bilinçlenenleri kullanmak, istismar etmek, sömürmek ne kadar olanaklı? Onlar için nerede, ne zaman, ne kadar ve nasıl olurlarsa olsun bütün bu oluşumlar tehlikeli ve yıkıcı. Onlar, bütün bu aydınlanma, devrim ve dönüşümsel eylemlerin karşısında, yaygın bir karşı propaganda ile direnci kitleselleştirerek örgütlemek istiyor. Özellikle muhafazakâr kesimleri, yaşam biçimine, gelenek ve inançlara dönük saldırı yalanıyla kışkırtabiliyorlar. Tarihsel kaynaklar, bu türden hareketlere ilişkin önemli bilgi ve belgeler sunuyor.

Türkiye’nin aydınlanma sürecinin öncü örgütleri halkevleri ve halkodaları ile İrlanda’daki aydınlanma mücadelesini konu edinen Özgürlük Dansı filmini benzeştirmeme neden olan kısa bir öykümsü anlatıyı -anekdotu- ekleyerek bitirmek isterim.

Konu, geçenlerde akrabamız, komşumuz, köylümüz Ali Nail Önal Amca ile gerçekleştirdiğimiz bir sohbette geçiyor. Kendisinden izin alarak paylaşıyorum. Ancak, öncesinde Ali Nail Amcadan kısaca bahsetmek isterim. Her ne kadar, kısa bir anlatıma sığmayan özelliklere sahip olsa da deneyeceğim. Şimdilerde doksanlarında olan Ali Nail Amca güçlü bir hafızaya sahip, bütün deneyimlerini en küçük ayrıntısı ve diyalektiğiyle açıklamayı ve anlatmayı da hem seviyor hem de beceriyor. Köyde o yıllarda birçok gencin devam ettiği hafızlık eğitimine katılmış, bütün yaşantısı boyunca inancının gereklerini yerine getirmeye çalışan dindar bir kişi. Ali Nail Amca, Kore’ye gönderilen askeri birlikte yer almış, Almanya’ya giden ilk dönem işçi kafileleri ile gittiği Avrupa’da uzun yıllar çalışıyor, geziyor, yaşıyor. Türkiye’ye döndüğünde, çocuğuyla birlikte ticaretle iştigal ediyor, komşu köyle birleşilerek kurulan belde belediyesinde politika yapıyor, meclis üyeliği ve başkan vekilliği görevlerinde bulunuyor. Hitabeti güçlü, toplumsal konulara karşı ilgi ve alakası yüksek, etkili bir iletişime sahip. Mahalli ve ulusal düzeyde geniş bir çevresi var. Herhangi bir şekilde iletişim kurmuş olduklarıyla bağı koparmayıp sürdürüyor. Yurtiçi ve yurtdışı gezilere katılmış, kendi çapında dünyayı biliyor, tanımlıyor ve de yorumlayabiliyor Ali Nail Amca.

Her fırsatta uzun uzun sohbetler yaparak, deneyimlerinden yararlanmaya çalışıyorum. Daha önce hiç bahsi geçmeyen bu konuyu konuştuk geçen hafta. Konuşma dönüp dolaşıp, şimdilerde birçok köyde olduğu gibi terkedilmiş bir binaya dönüşen ilkokul binasının yerinde 1940’lı yılların başlarında halkodası yapılmak üzere bina yeri kazılıp, temel atılması olayına yaptığı tanıklığa kadar gelmişti. Daha önce, Türk Devrimi, cumhuriyet kazanımları, eğitim tarihi gibi konularda okuma ve araştırmalar yapmama rağmen nedense böyle bir bilgiye sahip değildim. Doğrusu ilgim de olmamıştı. Ali Nail Amcanın aktardığı bu bilgi beni çok heyecanlandırdı ve olabildiğince irdeleyerek sohbeti sürdürdük. Konuya ilişkin genel bir hoşnutsuzluk ve karşıtlığı da içeren yorumlarını dinlerken kendi yorumumu da oluşturuyordum. 1950’lerin başlarında, kapatıldıkları dönem itibarıyla sayıları beşbine yaklaşan halkevi ve halkodası, bizim köy için de planlanmış, hatta yapımına başlanmış, ancak maalesef bitirilememişti. O yıllarda ülkedeki siyasal dönüşüm, aydınlanma ve cumhuriyet kazanımlarıyla büyük bir hesaplaşma içerisine girmiş ve biz kaybetmişiz. Bunları ifade etmek için Ali Nail Amcanın konuya ilişkin bilgi ve yorumlarını kesmeden ara ara soru sorarak dinlemeye devam ettim. Ancak yakın çevremle ilgili yeni bir gerçeklikle yüzleşmiş ve yeterince üzüntü duyacağım bir tarihsellikle yeni karşılaşmış ve şimdiye kadar neden öğrenmemiş olduğumu sorgulamaktaydım. Halkevi ve halkodasına karşı çıkan iktidarlar aydınlanmamızı, cumhuriyet kazanımlarıyla buluşmamızı uzun bir süre engelleyerek muratlarına ulaşmıştı. Köydeki halkodasının temelleri üzerine inşa edilen ilkokul ancak 1960’ların sonlarında açılabilmiş ve bizler orada okuma yazmayı öğrenmiştik, o okumayla halâ daha sözcükleri ve dünyayı okumaya çalışıyoruz. Hepimiz değil tabi. Ne yazık ki bu günlere kadar canlı tutulan cumhuriyetin okuluna karşı direnç, okulumuzun kuruluş yıllarında ve devamında bizim de deneyimlediğimiz bir karşıtlık olarak yaşatılıyordu. Özellikle cinsiyetçi yaklaşımlarla okula gönderilmeyenler. Ali Nail Amca bu konudaki düşüncelerini, inançlarıyla destekleyip yaşantılarıyla örneklendiriyordu. Karşıtlığını daha çok inanç ve geleneksel yaşamın zarar göreceği konular üzerinden açıklıyordu. Örneğin halkevlerinde kadın ve erkeklerin birlikte dans ettiklerini, gösteri yaptıklarını, eğlendiklerini vurguluyordu. Karşıtlığının anahtar kavramı, bana hiçte şaşırtıcı gelmeyen o devrimci eylem, danstı. Ancak biz o dansı kaçırmıştık. Özgürlük Dansı filmi de gerçek bir yaşam öyküsüne dayandırılarak tam da bu tema üzerine kurulmuş ve çekilmişti.

Yazının girişinde sunduğum halkevinin kuruluşu ve faaliyetleriyle ilgili bilgilerden özetleyerek aktardıklarım oldu Ali Nail Amcaya. Dinledi, biraz kafası karıştı kanımca. Birbirimizi ikna etmek amaçlı değildi sohbetimiz. Tartışmayı ucu açık olarak bıraktık. Hatta bu yazıya ilişkin izin almak için aradığımda da üzerinde konuştuk, bazı tekrarlar ve eklemeler de yaptı konuya ilişkin. Ben ise düşünsel dünyamda, Özgürlük Dansı filmindeki Hill’in Salonuna, oradaki bilinçlenmeye, uyanışa, direnişe, dayanışmaya ve dansa takılıp kalmışım. Aynı zamanda aydınlanmaya, halkodasına o denli yaklaşmışken, cumhuriyet kazanımlarına teğet geçişimizi öğrenmiş ve dansı kaçırdığımıza üzülmeye devam ediyorum. Bir kez daha anlamıştım ki bütün danslar devrimcidir ve ne kadar engellenmek istense de halk isterse o dansı yapar.

Okul Sistemleri ve Okulların Kademelendirilmesi Üzerine Düşünceler

* Ural, Ayhan (2023). Okul Sistemleri ve Okulların Kademelendirilmesi Üzerine Düşünceler. Eleştirel Pedagoji Dergisi. Sayı: 74 . http://www....